3 Mart 2012 Cumartesi

Yolculuk

Temmuzda yine yolculuk varmış. Ne Zaman gidecek olsam bir yere içim içime sığmaz. Çok sevindim. Keşke hep böyle olsa.

24 Ekim 2010 Pazar

26 Eylül 2010 Pazar

7 Temmuz 2010 Çarşamba

neighbor's balcony.


neighbor's balcony.
Originally uploaded by emreterok
Komşunun Balkonu.
Babamın düşme ve yükseklik korkusu var. Sabah kahvaltı sırasında balkona çıktı ve çıkmasıyla girmesi bir oldu. Karede gördüğünüz ufaklıkların habersiz oraya çıktıklarını söylüyor bir yandanda eli ayağı titriyordu :) Bana çıkıp haber ver deken gördümki büyüklerinden birkaçı çoçuklara göz kulak oluyordu. Ne kadar yanlarında bi olsada yapılmaması gereken bi durum. İçeri girip yanlarında biri olduğunu söyleyince biraz rahatladı. Sonra da "aslında çok güzel fotoğraf olurmuş" dedi. Sonuç olarak babamın karesidir aslında bu. Ben sadece ameleliğini yaptım :)

16 Haziran 2010 Çarşamba



Originally uploaded by emreterok

15 Haziran 2010 Salı

Sun Is Shining



Originally uploaded by emreterok

Sun Is Shining



Originally uploaded by emreterok

4 Haziran 2010 Cuma

pehlivan


pehlivan
Originally uploaded by emreterok

27 Mayıs 2010 Perşembe

onların yani sizin



Originally uploaded by emreterok
sizin, yani onlarin hayatlarina
allahlar girmis, allahlardan kurtulamiyorlar
allahlar, yani çarsida, pazarda, yani evde
yani arabalarina tas koyduklari caddelerde
bir dilim jandarma ekmegi kurekte, kurek denizde
yani sizlayageldigi sey obur taraflarinin
yani golgesinden olumu gormus gibi korkulan
allahlar, yani yine yanildiklari...

14 Nisan 2010 Çarşamba

Spoilt and independent


Spoilt and independent
Originally uploaded by emreterok
İnsanlık yalnızca bütün toplumların bir toplamı değildir: O, başka bileşimleri toplumları meydana getiren aynı öğelerin tümüyle farklı bir bileşimidir... Toplum bireyin kendisini insanların genelinden farklılaştırmasına gereksinim duyar, ama öte yandan onun toplumsal genelden ayrılıp öne çıkmasını da yasaklar... Çok yakın tarihsel dönemlerde[bireylerin] kendi siyasal gruplarıyla, aileleriyle vb. yaşadıkları çatışmalar nihayetinde soyut bireysel özgürlük gereksinimiyle bastırıldı. Bu, bireyin topluma karşı çeşitli şikayetlerinden ortak olanlarının üzerini örtmeye başlayan genel bir kategoridir. (Simmel 1950: 63-64)

23 Şubat 2010 Salı

Okçu aslında süvari imiş...


Daniel Gonzalez Güiza...
Taraftar haklı ama bu da yapılmaz ki... Ağlattınız ulen adamı...
Durmak yok yola devam Güizacım...

16 Şubat 2010 Salı



Originally uploaded by aleksandrap

10 Şubat 2010 Çarşamba

25 Ocak 2010 Pazartesi

5 Ocak 2010 Salı

direction signs-schengenland


direction signs
Originally uploaded by emreterok
schengenland

hemen hemen herkes çantasını toparlayıp kısa süreliğine de olsa kurtulmak ister rutin bir hal almış hayatından. Tercihen rota başka bir ülkedir. Seçim aşaması oldukça sıkıntılıdır. Ne de olsa bu şansı en doğru şekilde değerlendirme çabasından doğal bir şey yoktur. Gidilecek yer şeçiminden sonra bilgi toplama süreci başlar ki turist rehberlerine, internet sayfalarına, önceden o ülke ya da şehirde bulunmuş kişilere danışma ile harmanlanan bir bilgi yığınıdır. An gelip ayak basıldığında kişi için henüz bilinmeyen topraklara, yolculuk sırasında hissettiğinin aslında o kadar da büyük bir heyecan olmadığına kanaat getirir. O an insan farklı hissetmeye başlar ta ki geri dönüş yolculuğu başlayana değin. Artık etrafını keşfetmeye başlayan bir çocuk kadar heyecanlı ve meraklı, deneyinin son safhasında çalışmakta olan bir bilimadamı kadar dikkatlidir maruz kalmaya başladığı yeni kültüre. Diğer bir deyişle yeni olan her şeye...

Fakat hayat yön göstergelerindeki gibi net olmadığından, gezen kişi farkedecektir ki önceden yapılan gezi planı kah sohbetlerine doyum olmayan bir yerliyle, kah rehberinin detaylı anlatımı beğenilen bir gezi grubuyla sekteye uğrar. Yoldan birisini çevirip neyi nerede en iyi şekilde yiyebileceğiniz sorgusu sizi gezi rehberinde yazılı olanların satır aralarına götürecektir. Bilindiği zannedilenler arasındaki bilinmezlikten doğan gizemdir gezmeyi çekici kılan.

Rotasını Avrupa olarak çizmiş kişi içinse, sahip olduğu en geniş 2.yüzölçümüyle "Schengenland" önemli bir yer alıyor. Özellikle içerdiği 24 ülke arasındaki serbest dolaşım hakkı önünüze ülkelerden oluşmuş kocaman bir seçenek yelpazesi sunuyor. Bu geziyi en uygun bütçeyle en etkin şekilde tamamlamanın anahtarı ise: İnterrail... Schengen ülkelerindeki 2.sınıf trenlerde sınırsız kullanım hakkıyla, kuşetlerde derin sohbetlere dalabilir böylelikle yolculuk stresi çekmeden kendinizi varmak istediğiniz noktada bulabilirsiniz: Yeni keşif noktanızda...

Günce Tadımcısı (erdem0110.blogspot.com)

Disaster!!! Coming soon-Daha fazla...


Disaster!!! Coming soon
Originally uploaded by emreterok
sessiz çığlık

fazla...
Daha fazla...
Daha da fazlasını istediler. Ne yazık ki kendilerine sunulan kara parçalarıyla yetinmeyip denizleri kayalarla doyururken kendilerine suni topraklar oluşturdular. Ne için? Modernleştikçe yalnızlıştıklarını akabinde arkadaş olsun diye takıntıları yarattıklarını unutup 'deniz manzaralı yalnızlıklar'a sahip olmak için!... Doğa her zamanki sakin ama kendinden emin tepkisini gösteriyor makineleriyle topyekün üstüne gelmekte olana. Sessiz fakat etkili bakmakla yetinmeyip görmeye çalışanlar için...

günce tadımcısı(erdem0110.blogspot.com)

4 Ocak 2010 Pazartesi

Bursa


Bursa
Originally uploaded by emreterok

17 Aralık 2009 Perşembe

10 Kasım 2009 Salı

Floating Market - Thailand


Floating Matket - Thailand
Originally uploaded by emreterok
Gözlerini kapat ve Doğu'nun sesini dinle.

3 Kasım 2009 Salı



Originally uploaded by emreterok

21 Ekim 2009 Çarşamba



Originally uploaded by abless

8 Ekim 2009 Perşembe

7 Ekim 2009 Çarşamba

Swedish girl


Swedish girl
Originally uploaded by RoelJewel
Was ist das liebe Leute?

3 Ekim 2009 Cumartesi

francesca.


francesca.
Originally uploaded by anna☆morosini
ohhh yeah man!!!

29 Eylül 2009 Salı

Sandra


Sandra
Originally uploaded by qstra

28 Eylül 2009 Pazartesi

Abless



Originally uploaded by abless
Bu fotoğrafı çok popüler. Bencede tepkiler haklı.

Gotan Project ve 4 kg'lik Kabartma Tozu


Şu sıralar daha fazla koyuyorum listeme Gotan Project'i. Nostaji oluyor belki belki de geç bir keşif. Flemenk publarından kendimi dışarı atıp, Arjantin'in sokak aralarına dalıyorum. Kendime arkadaş bulmaya çalışıyorum. Ve buluyorum da sonunda. Sakin bir tango başlıyor önce. Elimden düşürmüyorum kabatma tozumu. Sıkı sıkıya tutmuşum. Fesleğen ve kabartma tozlarına bulanmış vücutlar görüyorum. Akordiyon tınılı sokaklarda. Sahile yaklaşıyoruz. Suda ıslatıyoruz vücutlarımızı. Eğlendir bizi Gotan. Gotan yine çalmaya başlıyor. Sesin çığlığı yükseliyor. İspanya'ya geçiyoruz. Taş sokaklardayız. Kabartma tozunu saçıyoruz heryere pervassızca... Elimde bir mikrofon uzaklardan geliyor sesim;
-- Pensamientos del corazón … son mi confesión..."¿que?"... tampoco mi inspiración.
Pensamientos del corazón … son mi confesión..."que se yo, pero sé que no es chamuyo"... tampoco mi inspiración.
Eyfel karşımda şimdi. Başımı döndürüyor. İltifatlar Fransızca, çok yabancı. Gotan diyorum kimse anlamış görünmüyor. Olsun diyorum, kabartma tozu. Tango başlıyor tekrar. Hızlanıyor. Siyahi vokalimiz sesleniyor. Mi confesion. Eyvallah diyorum. Mi confesion. Tango yapmak istiyorum. Oh yeah...

27 Eylül 2009 Pazar

ooo yeah man!!!



Originally uploaded by abless
Cguit.net aslı sitede keşfettiğim "abless" adlı şeker fotoğrafçının bu fotoğrafı insanın içini kemirecek güzellikte. Tekrar tekrar bakın hatta açın masaüstü yapıp yatın uyuyun. Takip edin bu abless'i. Lütfen:)

6 Eylül 2009 Pazar



Originally uploaded by emreterok



Originally uploaded by emreterok



Originally uploaded by emreterok

Windows 98



Originally uploaded by emreterok

14 Ağustos 2009 Cuma

Slow Boat


(Chiang khong - Houai Sai - Pak beng - Luang prabang)
300 küsür km'lik bir yolculuk yapıyorsunuz Slow Boat adı verilen teknelerle. Bu yolculuk iki gün sürüyor. Chiang Kong'ta Tayland'tan Laos'a geçmek bir dakika sürüyor ve 30 Baht veriyorsunuz ( Yine Mekong nehri üzerinden karşıdan karşıya geçiyorsunuz). Sınırda işlemlerinizi hallettinten sonra sizi Slow Boat için komisyoncular bekliyo oluyor. 35 dolar istiyorlar.(Belkide biraz daha fazla) Bir tuk tuk'a binip botların kalktığı yere gider ve paranızı sağlam bir döviz bürosunda Kip'e çevirirseniz size 25 doların altında bir paraya denk geliyor. Botların kaltığı yerde çevirmek isterseniz yada döviz bürolarına gitmezseniz en az 35 dolar ödemek zorunda kalırsınız. Botlar irili ufaklı ama en az 50 60 kişilik oluyorlar. Yolculuğun ilk günü akşam hava kararmadan pak Beng'te duruyor bot. Hostel fiyatları kişi başı 1.5 dolardan başlıyor. Baht, kip yada dolar verebiliyorsunuz. Benim anladığım en karlı olanı Baht kullanmak. Çok küçük bir yer Küçük bir çarşısı ve etrafında Hint lokantalarıyla manav market karışımı dükkanlar var. Teknede yeme içme biraz pahalı olduğundan ertesi günkü yolculuğun devamı için akşamdan bişeyler depolamak lazım. Bira bile olabilir. Mekong nehri Güneyasya'nın en uzun dünya'nın 10. en uzun nehri. Tibet'te 4200 metrede doğuyor. 3000 metrede kayalıklar arasından akarak güneye dönüuor ve Laos'a giriyor. Burada dünya'nın en geniş çağlayanları oluşturuyor( yaklaşık 10 km). Mekong nehri kıyıları çok fazla canlılık yok ama bot burada büyük bir ekonomi oluşturuyor. En azından onlar için. Çünkü bot kıyılarda durarak turistlerin alışveriş yapmasını sağlıyor. Sigara, içki, balık, aksesuvar, giyim eşyaları ne arasanız var gibi. örneğin fotoğraftaki kız pişmiş balık ve şal satıyordu. tekneleri görenler küçük küçük köylerden çıkıyorlar ve turistlere bişeyler satmaya çalışıyorlar. Israrcı değiller ve insanlar çok tatlı.

Mekong


Anlata anlata bitiremediğim Asya seyehatim sırasında yakaladığım bir kare. Bu kareyi son anda çekebildim. Bot sahile ihtiyaçlarımızı karşılamak için yaklaştığında bu dünayalar tatlısı kız gibi onlarcası bota yaklaşıyor. Sigara, meyve, şal, balık, et, ekmek gibi ihtiyaç ürünlerini satmak için... Hepsi o kadar tatlı o kadar temiz ve canayakın gözüküyorlar ki onlara dalıp gitmişim. Çevremdeki onca şeye rağmen (bottan inip çıkmaya çalışan kalabağına hengameye kuzeyli kızlara) Hayatımda bir şeyi ilk kez görürmüşçesine hayretle dalıp gitmişim. Gördüğümü sonra tekrar düşündüğümde, fotoğraflara bakarken anlatıp dururken tekrar tekrar düşünüp durdum. Sonra karar verdimki gördüğüm şeye gerçekten çok yabancıymışım. Amsterdam'da yaşamıyorum. Eskişehir'de, Türkiye'de yaşıyorum. Her gün onlarca dilenci, mendilci, kağıt toplayan insan görüyorum. Ama bilmiyorum yabancıymışım işte... Televizyon'da, haberlerde de görüyorum. Erzak kavgası, ekmek kavgası. Ama doğuda gördüğüm bu değilmiş. Orda gödüğüm kavga değilmiş. Orda gördüğüm fakirlikte değil. Başka birşey... Özellikle bu fotoğraftaki turistleri sallamaz tavrına aşık olduğum, elindeki emeği satmaya değil sunmaya gelen bu kızdan sonra ordakinin burdaki olmadığını anladım. Durduğumuz 10, 15 dakika boyunca bu kızı izledim. Göz göze geldiği müstakbel müşterilerine elindekileri sadece uzatarak "istiyorsan gel al" diyordu sanki. "Almazsan ben değil sen kaybedersin" diyordu sanki. Arada elindekilere öyle bir bakıyordu ki "bu nehirde bunlar sadece bende var" der gibiydi. O sıra sanırım en çok satışıda bu kız yaptı hemde yerinden kıpırdamadan. Tekneye adım bile atmadan. Brad Pitt kalkıp "gel bakiyim şeker şey onlar kaç para ver bakalım üç beş tane" dese, "sen git de Angela ile takıl" diyecekmiş edasındaydı. O kadar orada mutlu, o kadar oraya bağlıydı kız. Gezmek, görmek istesen ilk nereye gitmek istersin diye sorsan New York ya da Londra değilde yine onlar gibi mutlu yaşayan karşıda biryerlerde köye gitmek isterdi sanırım. Bizim gibi batıya yada doğuya meraklı, özenti, bağımlı değilde 30 yaşındaymış bir özgüven ile karşı köydeki balıkçı esmer çocuk esmer çocuğun annesi, babası derdi. Onları merak ediyorum. Sizi zaten biliyorum. Hergün yüzlerceniz geliyor, gidiyor. Eskiden olduğu gibi. Ya gemilerle!!! uçaklarla!!! Ya teknelerle!!! uçaklarla!!! Hanginiz farklı...